Bediüzzaman Said Nursî’nin 20. Asrın ilk yarısında telif ettiği Risale-i Nur Külliyatı, uzun seneler elyazısıyla çoğaltılmıştı. Yazılan risalelerden Bediüzzaman’a ulaştırılabilenler, müellifi tarafından okunup tashih ediliyordu.

Teksir makinalarının kullanılmaya başlanmasıyla, elle yazılan bir nüsha kısa bir zamanda 500, hatta 1000 adede çıkarılabiliyordu. Teksir edilecek nüsha Bediüzzaman’a getiriliyor, gerekli tashihler yapıldıktan sonra çoğaltılıyordu.

1956-1960 seneleri arasında Risale-i Nur yeniyazıyla matbaalarda basıldı. Her basılacak kitabın formaları Bediüzzaman’a getiriliyor ve müellifince gerekli tashihlerden sonra matbaaya gönderilip basılıyordu. Bediüzzaman’ın vefatına kadar Külliyat’ın ekseriyeti, bu şekilde yeniyazıyla matbaalarda basılıp neşredildi.

Ondan sonra da Bediüzzaman’ın daha sağlığında tevkil ve tavzif ettiği yakın talebeleri Risale-i Nur’un neşir ve baskılarıyla yakından alâkadar oldular.

2014 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla Risale-i Nur Külliyatı devlet koruması altına alınarak, orijinal metnin tesbiti ve neşri hususunda Diyanet İşleri Başkanlığı görevlendirildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı, gerek evvelce külliyatı neşreden yayınevleri ve gerekse Bediüzzaman’ın yakın talebe ve varisleriyle Risale-i Nur’un orijinal metni konusunda yaptığı görüşme ve araştırma üzerine şimdi sitemizde bulunan metinde karar kılmıştır.